6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a dayanılarak hazırlanan ve 22 Mayıs 2015 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tüketici Kredileri Sözleşmeleri Yönetmeliği, yürürlük süresinde öngörülmüş olan altı ayın sona ermesi ile birlikte 22 Kasım 2015 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu Yönetmelikle ile tüketici kredilerinin (Taşıt, Konut ve İhtiyaç kredilerinin) süreçlerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ile birlikte kredi veren kurumların, kredi işlemlerine farklı uygulamalar yapmalarının da önüne geçilecektir.
Yönetmelik ile getirilen başlıca değişiklikleri ön bilgilendirme, belirli süreli kredi sözleşmesinin şartlarının tüketici aleyhine değiştirilememesi, erken ödemede anapara ve faizden indirim yapılması yükümlülüğü, cayma hakkı ve tüketicinin iradesi hilafına sigorta yaptırılması yasağı olarak sıralamak mümkündür.
Öncelikle Yönetmeliğin ön bilgilendirme yükümlülüğü getirdiği konular oldukça önemlidir. Kredi sözleşmesine ilişkin bir hesap açılması ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması durumunda, bu hesaba ilişkin herhangi bir isim altında ücret veya masraf talep edilmeyeceği ve bu hesabın, tüketicinin aksine yazılı talebi olmaması hâlinde kredinin ödenmesi ile kapanacağı konusunda kredi verenin ve varsa kredi aracısının, belirli süreli tüketici kredisi sözleşmesinin kurulmasından makul bir süre önce tüketiciyi bilgilendirmesi zorunludur. Böylece uygulamada kredi veren ile kredi ilişkisi sona eren tüketicilerin ilgili hesaplar nedeniyle ortaya çıkabilecek maliyetlerin önüne geçilecektir.
Belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde kredi veren, temerrüt hali de dâhil olmak üzere kredi sözleşmelerine dayanılarak yapılan her türlü işlemde bileşik faiz uygulanamayacağına ilişkin bilgiyi tüketiciye vermekle yükümlü olacaktır.
Bilgilendirme yükümlülüğü içeren diğer bir husus ise belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılacak ve tüketicinin alacaklarına ilişkin karşı tarafça verilen şahsi teminatlar diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça müteselsil kefalet sayılacaktır.
Yönetmelik belirli süreli kredi sözleşmesinin şartlarının, tüketici aleyhine değiştirilemeyeceği hükmünü amirdir.. Belirsiz süreli kredi sözleşmelerinde ise akdi faiz oranında değişiklik yapılması halinde, bu değişikliğin yürürlüğe girmesinden 30 gün önce, tüketiciye kâğıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı aracılığıyla yazılı bildirimde bulunulacaktır.
Faiz oranının artırılması halinde, yeni faiz oranı geriye dönük olarak uygulanamayacak ve tüketici, bildirim tarihinden itibaren en geç 60 gün içinde borcun tamamını ödediği ve kredi kullanmaya son verdiği takdirde faiz artışından etkilenmeyecektir.
Tüketici, vadesi gelmemiş bir veya birden çok taksit ödemesinde bulunabilecek veya kredi borcunun tamamını ya da bir kısmını erken ödeyebilecektir. Bu hallerde kredi veren faizin tamamının veya bir kısmının peşin olarak tahsil edildiği durumlar da dâhil olmak üzere gerekli indirimi yapacaktır.
Yönetmelik ile tüketici lehine düzenlenen bir başka husus ise tüketicileri en fazla zorlayan ve mağdur eden unsurlar arasında yer alan geç ödeme halinde uygulanan yüksek faiz ve masraflardır. Yönetmelik uyarınca, tüketici kredisi sözleşmelerinde, tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda, kredi veren, borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabilecektir. Kredi verenin bu hakkı kullanabilmesi için tüketiciye en az otuz gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca Yönetmeliğin 18. maddesinin ikinci fıkrasında, tüketiciden istenebilecek temerrüt faizine bir üst sınır getirilerek “Temerrüt veya geç ödeme durumunda tüketiciden sözleşmede yer alan akdi faiz oranının %30 fazlasından daha yüksek bir oranda gecikme faizi tahsil edilemez…” hükmüne yer verilmiştir. Aksi halde, kredi veren, fazla tahsil ettiği tutar ile fazla tahsil edilen tutarın tahsil edildiği tarihle fiilen tüketiciye geri ödendiği tarih arasındaki süre için sözleşmede yer alan akdi faiz oranının yüzde otuz fazlası üzerinden hesaplanacak faizi tüketiciye ödemekle yükümlüdür.
6502 sayılı Kanun’a paralel olarak Yönetmelik’te de tüketicinin 14 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin tüketici kredisi sözleşmesinden cayma hakkına sahip olduğuna dair bir hükme yer verilmiş olduğu dikkat çekmektedir.
Son olarak Yönetmelikte yer verilmiş olan “Tüketicinin yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamaz.” hükmü ile kredi kullanan tüketiciye ek bir yükümlülük getiren sigorta konusuna ilişkin olarak açık onay koşulu getirilmiş olduğu belirtilmelidir. Ayrıca tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi hâlinde, istediği sigorta şirketinden sağladığı teminat, kredi veren tarafından kabul edilmek zorundadır. Ancak bu sigortanın kredi konusuyla, meblağ sigortalarında kalan borç tutarıyla ve vadesiyle uyumlu olması gerekmektedir.