Rekabet Kurumu (Kurum) internet sitesinde geçtiğimiz cuma günü yayınladığı duyurular ile iki soruşturmanın tamamlandığını açıkladı. Böylelikle Rekabet Kurulu (Kurul) tarafından 2021 yılında tamamlanan soruşturma sayısı 6 olurken, verilen toplam idari para cezası tutarı 303.575.961,17 TL’ye ulaşmış oldu.
Novartis ve Roche Hakkındaki Soruşturma İdari Para Cezası ile Sonuçlandı
Duyurulardan ilki Novartis Sağlık Gıda ve Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. (Novartis) ve Roche Müstahzarları San. A.Ş.’nin (Roche) göz hastalıklarında kullanılan Altuzan ve Lucentis ilaçlarından daha pahalı olan Lucentis’in kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (4054 sayılı Kanun) 4. maddesini ihlal edip etmediğinin tespitine yönelik olarak yürütülen soruşturmaya ilişkin. Duyuruya göre Kurul; Novartis ve Roche’un kartel oluşturmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ihlal ettiklerine ve ihlalin 5 yıldan uzun bir süre devam etmesi sebebiyle Novartis hakkında 165.464.716,48 TL, Roche hakkında ise 112.972.552,65 TL idari para cezası verilmesine karar verdi.
Karar konusu itibariyle geçtiğimiz yıl Fransız Rekabet Kurumu tarafından karara bağlanan soruşturma ile benzerlik göstermektedir. 9 Eylül 2020 tarihinde yayınlanan duyuruya göre Fransız Rekabet Kurumu tarafından Novartis’e 385.103.250, Roche ve Genentech’e 59.748.726 olmak üzere toplam 444.851.976 milyon avro para cezası verilmişti. Söz konusu para cezasının sebebi olarak teşebbüslerin AMD (Yaşa bağlı makula dejeneransı- görme kaybına neden olan bir hastalık) tedavisi için kullanılan Avastin adlı ilacın yerine 30 kat daha pahalı olan Lucentis adlı ilacın kullanılmasını sürdürmek amacıyla hareket etmeleri gösterilmişti. Nitekim duyuruda Genentech, Novartis ve Roche, Avastin’in kullanımını sınırlayarak Lucentis adlı ilacın kullanımını ve fiyatını korumayı amaçlayan davranışları ile hâkim durumu kötüye kullandıkları belirtilmişti. Buna ilaveten Fransız Rekabet Kurumu Lucentis yerine Avastin’in kullanımı halinde üç teşebbüsün de önemli gelir kaybına uğrayacağını aşağıdaki nedenlerle tespit etmişti:
- İlk olarak, lisans sahibi Novartis’in, pazardaki Lucentis ilacının satışlarından gelir elde ettiği için,
- İkinci olarak lisans veren Genentech’in pazardaki Lucentis ilacının satışlarından lisans geliri elde ettiği için,
- Üçüncü olarak Mart 2009’dan beri Genentech’in tek hissedarı olan Roche’un , bu teşebbüsler tarafından elde edilen kazançtan kâr payı elde ettiği için.
Henüz kısa karar yayımlandığı için net bir değerlendirme yapma olanağı bulunmamakla birlikte, Kurul kararındaki gerekçelerin de örtüşeceği beklenebilecektir.
Bu kararla birlikte Novartis ilk cezasını Roche ise ikinci cezasını almış oldu. Hatırlanacağı üzere Novartis ve Novartis’in çoğunluk hisselerine sahip olduğu Alcon Laboratuvarları Ticaret A.Ş. hakkında Kurul’un 11.04.2019 tarih, 19-15/215-95 sayılı kararı ile teşebbüsün bir ecza deposuna mal vermeyi keserek hâkim durumunu kötüye kullandığı ve birlikte çalıştığı ecza depolarına, diğer ecza depolarına satış yapmamaları konusunda zorlamada bulunarak ilaç sektörünün toptan satış seviyesindeki rekabeti engellediği iddiası ile yürütülen soruşturma cezasız sonuçlanmıştı.
Kurul’un 13.07.2006 tarih ve 06-51/655-183 sayılı kararıyla ise birbirine rakip olan Roche ve Eczacıbası Ilaç Pazarlama A.S. (EIP)’nin SSK, devlet ve üniversite hastanelerinin 2003 yılı kytril ve setron ihalelerine aynı depo olan Beşer Ecza Deposu Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. (Beşer) ile bu ihalelerin tamamına yakınına katılmalarının rekabetin engellenmesine yol açtığı ve 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği tespit edilmiş ve Roche’a %1 oranında idari para cezası uygulanmıştı.
Diğer yandan Roche hakkındaki bir diğer soruşturma ise ecza depolarına ihracat yasağı hükmü içeren sözleşmenin imzalanmasını şart koşmak, bu şartı kabul etmeyen şikayetçiye 2010 yılından itibaren mal vermeyi reddetmek ve Roche ürünlerinin şikayetçiye satılmaması yönünde diğer ecza depolarına baskı yapmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un ihlal edip etmediğinin tespitine yönelik olarak açılmıştı. Esasen Kurul’un 17.06.2010 tarihli ve 10-44/785-262 sayılı kararı ile bu iddialar değerlendirilmiş ancak dosya konusu iddialara yönelik olarak soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verilmişti. Ancak anılan Kurul kararı Danıştay 13. Dairesi’nin 16.12.2016 tarih ve E.2010/4617 K.2016/4241 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine dosyayı yeniden değerlendirerek Roche hakkında soruşturma açılmasına 17-19/306-M sayı ile karar vermişti. Bununla birlikte Kurul’un 26.09.2018 tarihli ve 18-34/577-283 sayılı kararı ile Roche’un 4054 sayılı Kanun’u ihlal etmediğine, dolayısıyla aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca adı geçen teşebbüse idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığına karar verilmişti.
Biletix’e Yine Ceza Verilmedi
Kurum tarafından yayınlanan ikinci duyuruda ise Biletix Bilet Dağıtım Basım ve Ticaret A.Ş.’nin (Biletix) sattığı biletlerin fiyatlarına fahiş tutarlarda hizmet bedeli, işlem bedeli, kargo bedeli gibi isimler altında ekstra masraflar eklemek yoluyla ve organizatörlerle imzaladığı münhasır sözleşmelerle 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettiği iddialarına ilişkin soruşturmanın sonuçlandığı açıklandı. Kurul’un 21.01.2021 tarih ve 21-04/53-22 sayılı kararına göre Biletix’in etkinlik biletlerinin (futbol müsabakaları hariç) satışına platform üzerinden aracılık hizmeti pazarında hâkim durumda bulunduğuna, bununla birlikte, Biletix’in bilet fiyatlarına çeşitli isimler altında ekstra masraflar eklemek yoluyla 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal etmediğine karar verildi. Dolayısıyla Biletix’e idari para cezası uygulanmadı. Buna ek olarak kararda tüketiciye zararı olduğu değerlendirilen damla fiyatlandırma uygulaması hakkında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tedbir alabileceği hususuna ilişkin olarak T.C. Ticaret Bakanlığına görüş gönderilmesini teminen Başkanlığın görevlendirilmesine karar verildi. Ayrıca Biletix’in organizatörler ile akdettiği sözleşmelerin 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği kapsamında grup muafiyetinden yararlanmadığına, ilgili sözleşmelere, 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi kapsamındaki şartları karşılamaması nedeniyle, bireysel muafiyet tanınamayacağı tespit edildi. Bu nedenle Biletix’in münhasırlık içeren ya da fiili münhasırlığa yol açacak hükümler içeren sözleşmeler akdetmemesine ve bu tür uygulamalardan kaçınmasına karar verildi.
Böylelikle Kurul bu karar ile birlikte Biletix hakkında 2004 yılından günümüze kadar 1 ilk inceleme, 4 önaraştırma ve 2 soruşturma kararı vermiş oldu. Önceki kararları şu şekilde sıralayabiliriz:
- 2004 yılındaki önaraştırmada Biletix’in o dönemki rakibi Ticketturk Bilet Dağıtım Basım ve Ticaret A.Ş. (Ticketturk) tarafından öne sürülen ve Biletix’in online bilet satış ve dağıtımında hâkim durumda olduğu ve başta spor kulüpleri olmak üzere önemli organizasyonların sahipleri olan kuruluşlarla uzun dönemli münhasır anlaşmalar yapmak suretiyle piyasaya yeni girişleri engellediği iddiası üzerine önaraştırma yapılmıştı. Kurul, 15.07.2004 tarihli kararı ile Biletix’in elektronik bilet satışı pazarında hâkim durumda olmadığına ve Biletix ile bilet satış anlaşması yapan organizatörler arasındaki ilişkinin rekabet hukuku bağlamında acentelik ilişkisi olması sebebiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine karar vererek soruşturma açılmasına yer olmadığına karar vermişti.
- 2007 yılındaki ilk incelemede yeniden Ticketturk tarafından Biletix’in sattığı biletlerin fiyatlarında fahiş tutarda hizmet bedeli, işlem bedeli, kargo bedeli gibi isimler altında ekstra masraflar eklediğine ilişkin iddialarda bulunulmuştu. Kurul, 25.02.2007 tarihli kararı ile Biletix’in kâr marjının biletin internetten ya da çağrı merkezinden alınmasına bağlı olarak %11,11 ila %17,78 arasında değiştiğini ifade ederek bu oranların aşırı fiyatlandırma olarak değerlendirilemeyecek kadar düşük olduğunu belirtmişti. Böylece Kurul hâkim durumun kötüye kullanılması kapsamında fahiş fiyatlama olarak değerlendirilemeyeceğini ifade ederek önaraştırma veya soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vermişti.
- 2010 yılındaki önaraştırmada ise Türkiye Futbol Federasyonu’na bağlı maçların biletlerinin satışının sadece Biletix’in internet sitesi üzerinden yapıldığı, söz konusu hizmetin sunumunda yüksek oranlarda hizmet bedellerinin tahsil edildiği ve hizmet arzında yaşanan sorunların tüketicilerin mağduriyetine neden olduğu iddiaları incelenmişti. İnceleme sonucunda Kurul, 05.08.2010 tarihli kararı ile Biletix ve futbol kulüpleri arasında akdedilen ve bilet satışlarına aracılık hizmetlerinin alımını düzenleyen sözleşmelerin Biletix’e bir yıldan uzun süreli münhasırlık sağlayan hükümlerinin, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesine aykırı olduğunu tespit etmişti. Ancak ilgili maddenin sözleşmeden çıkarılmasının yeterli olacağını belirterek soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vermişti.
- 2012 yılındaki önaraştırmada ise bazı konser biletlerinin Biletix internet sitesinde tükendiğinin açıklanması sonrası başka bir internet sitesinde yüksek fiyatlara satıldığı iddiası ile önaraştırma yürütülmüştü. Kurul, 06.06.2012 tarihli kararı ile aşırı fiyat iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade ederek soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vermişti.
- 2012 yılında gerçekleştirilen ikinci önaraştırmada ise Biletix’in müşterileriyle akdettiği sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediği iddiaları incelenmişti. Kurul, 09.08.2012 tarihli kararında Biletix’in, futbol kulüplerine verdiği avanslara ilişkin uygulamalarının, bir yıl münhasır olan sözleşmenin süresini aynı nitelikte uzatacak şekilde kullanılmaması gerektiği yönünde görüş bildirilmesine ve soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vermişti.
- Kurul, 2013 yılındaki soruşturmada ise Biletix’in müşterileriyle akdettiği sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediği iddialarını yeniden incelenmişti. Kurul incelemeleri neticesinde 05.11.2013 tarihli kararında söz konusu sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’u ihlal etmediğine ve bu sebeple idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar vermişti. Fakat pazarın kapanması ve rekabetin bu suretle olumsuz yönde etkilenmesinin önüne geçilebilmesini teminen tüm etkinlikler için Biletix’in akdettiği sözleşmelerin süresinin azami iki yıl ile sınırlandırılmasına karar verilmişti.
Görüldüğü üzere Kurul, Biletix hakkında münhasırlık uygulamalarını da içeren çok sayıda karar vermiş olmasına karşın, bugüne kadar herhangi bir ihlal tespiti yapmamıştır. Kurul’un münhasırlık içeren sözleşmeler akdeden pek çok teşebbüse ilişkin incelemelerinde benzer bir süreç gözlendiğini söylemek de yanlış olmayacaktır.
Sonuç itibariyle 2021 yılına rekabet hukuku çerçevesinde hızlı bir başlangıç olduğunu söylemek mümkün. Pandemi nedeniyle geçen yıl sonuçlanması gereken soruşturmaların 2021’e kalmış olması dolayısıyla yılın ilk üç haftasında verilen toplam ceza miktarının oldukça yüksek olması dikkat çekti.
Bilgi ve değerlendirmelerinize sunarız.